ANAYURT

SANATÇI HAKKINDA

Halil Altındere (Mardin, 1971), 90’lı yılların ortalarından itibaren ürettiği video, heykel, yerleştirme, fotoğraf ve performansların yanı sıra, hazırladığı sergiler ve yayınlarla, alt kültürler, toplumsal cinsiyet rolleri, popüler kültür, gündelik hayatın sıradan mucizeleri ve sanat-içi-iktidar mücadeleleri gibi konular üzerinden güç ve baskı karşısındaki direniş yöntemlerine odaklanır. Türkiye’ye mülteci olarak sığınan astronot, trans-balık-kızı ya da alışılmışın dışındaki güvenlik görevlileri, sanatçının dünyada ve Türkiye’de yankı uyandıran çalışmalarının konuları arasındadır. Eserlerinde tarihin kitleler üzerine püskürttüğü saçma ama hakiki detaylara büyüteçle yaklaşan Altındere, mucize ile devrim, kriz ile rutin, düş ile kâbus, direniş ile baskı arasındaki nazik dengeyi, oyunlar, oyuncaklar, anıtlar, kahramanlar ve toplum nezdinde “arızalı,” “günahkâr” veya “öteki” görülen belge ve nesneler üzerinden değerlendirir. Halil Altındere'nin eserleri bugüne dek MoMA, Centre Pompidou, MAXXI, MAK Müzesi ve Madrid’teki CA2M’in yanı sıra, Toulouse’da yer alan Les Abattoirs gibi pek çok uluslararası müzede, kişisel ve karma sergilerde yer alarak, bu kurumların pek çoğunun kalıcı koleksiyonlarına girdi. Altındere Moderna Museet, Maat, ACC Gwangju, Secession, Mambo, Academy of Arts, CCBB Rio, Andrew Kreps Gallery, n.b.k. gibi kurumlardaki sergilerinin yanı sıra Documenta ve Manifestagibi prestijli sergilere, Venedik, São Paulo, Berlin, İstanbul, Sharjah ve Gwangju’nun arasında bulunduğu bienallere de katıldı.

SERGİ HAKKINDA

Motherland / Anayurt , Halil Altındere’nin 1990’ların sonundan bu yana, kendine has, sarkastik muhalefetiyle ortaya koyduğu yerleştirme, heykel, video, fotoğraf, tuval ve neonlardan oluşan çarpıcı bir seçkin'in yanı sıra; son yıllarda ürettiği, Star Wars’un bilim kurgu evreniyle murakka ve minyatür geleneklerini harmanladığı eserlerini kapsar. İktidar yapıları, kurumlar, sınırlar, kimlikler, savaşlar, teknolojiler, gelenekler, gelecekler, popüler kültür ve alt kültürleri ele alan otuz yedi eser arasında, son iki yılda yapay zekâ kullanarak, robotik örme tekniğiyle ürettiği militarist ikonografiye sahip halılarla birlikte, Mardin odağında ürettiği ve daha önce sergilenmemiş bir animasyon da yer alır. Köfte Airlines’ta gerçek işlevseliğinden arındırılmış bir Airbus A300 uçağını buluntu bir nesne gibi kullanarak, hem mültecilerin tehlikeli yolculuğuna hem de yoksul ve kalabalık ülkelerde rastlanılan, trenin üstünde, güvensiz şartlarda yapılan seyahatlere gönderme yapan sanatçı, Türkiye'ye mülteci olarak sığınan Suriyeli kozmonot Muhammed Ahmed Faris’in hikâyesine ışık tutan Uzay Mültecisi yerleştirmesinde mültecilere karşı batılı dünyanın ikiyüzlü tutumunu ifşa ederek, aldıkları hoşgörüsüz tepkilere karşı, onları Mars’a yollamayı önerir. Mülteciler gibi; dışlanan, ötekileştirilen, vatansız kalan tüm öznelere ithaf ettiği Neverland ile, katıldığı Venedik Bienali’nin ulus temsili odaklı yapısını da eleştirir. Homeland videosu ise mayın tarlasından geçip, tel örgü çitleri aşabilmek için olağandışı beceriler sergileyen mültecilerin yeni hayat arayışlarında karşılaştıkları absürt durumu kara mizah ile ele alır. Tüm bu kaçışlar boyunca süren çatışmaları ise, Afgan savaş halılarından ilhamla, gündelik hayata sızarak normalleşen insansız savunma, istihbarat ve saldırı uçuş ekipmanlarını tasvir ettiği Türk Askeri Dronları Halısı serisiyle ortaya koyar. Geleneği gelecekle harmanladığı son dönem eserlerinde ise, çatışmaları ve sınırları, yıldızların ötesinde aramaya devam eder. İktidarın propagandayla, tarih yazımının kurguyla olan güçlü bağlarını; kadim imparatorluklardan uzak galaksilere uzanan engin bir hatta sorgular…

Sergi Fotoğrafları: Sahir Uğur Eren

Sergi Fotoğrafları